The Athletic’ten Andy Mitten ile İstanbul’da röportaj gerçekleştiren Ole Gunnar Solskjaer samimi açıklamalar yaptı.
İşte Solskjaer’in röportajı
Aralık ayında Molde’deki göreviniz size teklif edildi ve siz bunu Erling Moe’ye olan sadakatinizden dolayı kabul etmediniz. Bu onların size olan sadakatini pekiştiriyor mu?
Solskjaer: “Bu benim için önemli bir şey. Birinin rızası olmadan görevden alınması durumunda ortaya çıkan bir işi asla kabul etmem. Ama aynı zamanda ‘hayır’ diyebildiğiniz içinde şanslısınız. Futbolda herkes hayır diyebilecek mali durumda değil. Anlıyorum ama ben böyleyim.”
“Teknik direktörlük yapmayalı üç yıl oldu. O zamanı boşa harcamadım. Okudum, UEFA için çalıştım, taktiksel trendleri inceledim, maçlara gittim, oğlumun 16 yaş altı takımına koçluk yaptım. Bundan ve ailemle birlikte olmaktan gerçekten keyif aldım. Manchester United taraftarlarıyla geceler geçirdim ve bu bağı çok sevdim. O kadar çok olumlu geri bildirim aldım ki “Evet, aslında bir menajer olarak iyi iş çıkardım” diye düşünmeye başladım.”
“40 TEKLİF ALDIM BEŞİKTAŞ’I SEÇTİM”
The Athletic: Talep görmediğinizi, hiç iş teklifi almadığınızı duydum.
Solskjaer: “Birçok iş teklifi aldım ama doğru fırsat olması gerekiyordu.”
The Athletic: Kaç tane?
Solskjaer: “En az 40 tane. Ama doğru değillerdi; inandığım işte olmam gerekiyordu. Ben bir insanım; etrafımdaki insan sermayesini kullanırım.”
“Peki neden Beşiktaş? Harika bir şehirde, harika bir geçmişi olan büyük bir kulüp. Ama onlarla daha önce iki kez görüştüm, altı ay önce ve bir yıl önce. Bu sefer Serdal adalı ile görüştük. Beşiktaş’ı değerleriyle ve saygıyla geri döndürme konusundan bahsetme şekliyle farklıydı. Asla pes etmemek, her zaman savaşmak gibi insani değerler… Ve hızlı, hücum futbolu istiyorlar.”
“GALATASARAY VE FENERBAHÇE’NİN GERİSİNDEYİZ”
“Hiçbir zaman tek bir taktiğe bağlı kalmadım. Birçok taktik biliyorum ve iyi başladık ama öndeki ki ezeli rakibin (Galatasaray ve Fenerbahçe) çok gerisindeyiz. Ancak maçları domine edebileceğimiz ve kazanabileceğimiz bir taktik bulmamız gerekiyor. Eyüpspor karşısında aldığımız 3-1’lik galibiyet ne yapmaya çalıştığımızın çok iyi bir örneğiydi. Duygusal kontrolümüz vardı, 45 saniye sonra gol yedik. Duygusal istikrar üzerinde çalıştık.”
“BEŞİKTAŞ’IN STADYUM ATMOSFERİ”
Birlikte oynadığınız United’ın eski oyuncuları, 2010’da Beşiktaş’ta yaşadıkları atmosferin kariyerlerindeki en iyi atmosfer olduğunu söylüyor. Sizin için nasıl geçti?
Solskjaer: “Şu ana kadar iki iç saha maçına çıktım. Athletic ve Trabzonspor. İkisinde de biletler tükendi. İkisinde de inanılmaz bir gürültü vardı. Bir menajer olarak kıyaslanabilecek tek atmosfer City’yi yendiğimiz (2020’de 2-0) ve Scott McTominay’in son golü attığı zamandı. Stretford End uzun süre sonra zıplamıştı. Ve tabii ki Ronaldo’nun Newcastle’a dönüşü. O gün ne gürültü vardı.”